51ba6-ws_fantasy_girl_-_night_sky_1280x1024

Sakince yürüyordu Diyarbakır sokaklarında. Bilboardlara  gözü ilişti. Tanıdıktı bu resim. Şaşırmıştı. Bir yarışma hevesi gelip geçer sanıyordu. Yanılmıştı. Başarmıştı sevdiğim dediği -güya- hayallerine ulaşmıştı. Tüm aşiret karşı çıksa da yenilmemişti. Uzun uzun baktı bilboardlara. Baktıkça da öfkesi daha da kabardı. Hayır, hayır olamazdı şarkıcı. Onun sözünden çıkamazdı. Ama yapmıştı. İşte konser reklamları her yerde. Buna izin veremezdi. Ondan daha fazla kazanamazdı. İlgi göremezdi. Kıskançlık mıydı adı? Hayır, eziklikti. Ezilmişti güzel gözlerin mutluluğu karşısında. Bu başarıyı kendine yediremedi. Önünü arkasını düşünmedi bile. Karar vermişti. Öldürecekti.

Daha birkaç ay önceydi. Aynanın karşısına geçip uzun saçlarını tararken bir şarkı mırıldanmıştı dudakları. Güzel sesi evi doldururken renkli gözler çoktan düşlere dalmıştı. Umutla bakıyordu yarınlara. Büyüktü hayalleri. Diyarbakır’dan da büyük. Işıklıydı hülyaları. Büyük sahneler, orkestralar, tıklım tıklım dolu salonda susmayan alkışlar… Gülümsedi. İçi içine sığmıyordu. O kadar mutluydu ki sanki hayal değil gerçekti. Birden irkildi. Gerçekler gözünün önüne geldi. Ya ailem dedi. Onlar istemezdi. Öyle ya kadın şarkıcı olup televizyona nasıl çıkardı? Güzel gözleri buğulanmıştı. Hayalleri çok çok uzaktı.

Ancak bir mucize gerekirdi hayallerinin gerçekleşmesi için. Olmaz mıydı? Olamaz mıydı? Bir mucize bu hayatı, bu bedeni gecekondudan çıkarıp hayallerine kapı açamaz mıydı?  Evet, bir mucize gerekiyordu. O mucize neydi? Nasıl gerçekleşebilirdi? Birden aklına televizyonda ki yarışma geldi. Neden olmasın dedi. Korkmamalıydı. Gitmeliydi. Vazgeçmemeliydi hayallerinden. Annesi destekliyordu ama ya diğer aşiret üyeleri? Saçlarını arkaya attı. Omuzlarını dikleştirdi. Yapmalıydı. Her ne olursa olsun tehditlere hayallerini kurban etmeyecekti. Öyle de yaptı. Sıkıca sarıldı hayallerine, umutlarına…

O gün hava sanki daha güzel. Güneş bir başka güzel doğmuştu. Beklediği mucize gelmişti. Evindeydi. Yanı başındaydı. Heyecan sarmıştı tüm güzelliğini. İşte başlıyordu. Adım adım hayallerini yaşamaya. İstanbul, koca  İstanbul… Ona da kapısını açıp bağrına basmıştı. Her şey hızla gelişiyordu. Herkes sevmişti onu. Sevilmeyecek biri de değildi. Rüyada gibiydi. İnanamıyordu. Uzak bildiği ulaşamam dediği hayallerinin şimdi tam içindeydi. Her anının tadına varmak, doya doya yaşamak istiyordu. Prova bitmiş. Adı anons edilmişti: “Mutlu Kaya”

Gözleri daha bir parladı. Kalbi daha hızlı atmaya başladı. Heyecanını gizleyemiyordu. Sahneye yürüdü dizleri titreye titreye. Oradaydı işte sahnede. Işıkların altında. Seyirciler karşısında onu dinlemek için sabırsızlanıyordu. Düşlerini yaşıyordu. Güzel sesi doldurdu salonu. Şarkısıyla, güzelliğiyle büyülemişti salondaki ve ekran karşısında ki herkesi. Alkışlar koptu. Başarmıştı. Yarışmanın birincisiydi. Gözleri buğulandı. Sevinçten uçuyordu adeta ne diyeceğini bilemiyordu. Biliyordu bu yolun daha başıydı. Daha çok şey başaracaktı. Yolu uzundu. Durmayacak, yorulmayacaktı. Hülyalarından çıkmayan bu arzusuna daha çok emek verecekti. Bunlar gözünü korkutmuyor aksine mutlu ediyordu. Artık konserler başlamalıydı. Memleketine döndü. İlk konserini doğduğu yerde verecekti. Heyecanı dinmiyordu.

Sabırsızlıkla o günün gelmesini beklerken kapı çaldı. Hayatını alt üst edecek o an için kapıyı açtı bilmeden. Nereden bilebilirdi ki? Karşısında eskiden kalmış birinin canileştiğini. Hiç düşünmeden eli bile titremeden basmıştı tetiğe. Silah sesi etrafa yayılırken narin bedeni yere yığılıp kaldı. Sönmüştü ışıkları, kararmıştı dünyası. Şimdi başka bir mücadele başlıyordu. Hayatta kalabilmek… Tüm sevenleri yastaydı. Dualarıyla manevi desteklerini gönderiyorlardı. Yılmamalıydı, vazgeçmemeliydi. Bu kadar çok seveni varken pes etmemeliydi. Tutunmalıydı hayata ve istemeyenlere inat. 

(Biran önce aramıza dön Mutlu Kaya )

Yorum Yap


CAPTCHA Image
Reload Image