Her yeni yıl moda için tatlı bir merak, ayrı bir heyecan, bambaşka yenilikler demekti. Her defile merakları celb ederdi. 2019‘a girmeye sayılı günler kala moda adına net olarak bu yıl şu moda, bu trent, bunlar in, şunlar aut diye yazacağımız yenilikler yok denecek kadar az. Trentlerden ziyade abartı modaya hakim olmuş durumda.

Eskilerden kalan tek görsel güzellik ise; Markaların ve modacıların podrumlarda boy gösteren görkemli defileleri. Kendini çok yenilemesede moda günde mi yine de yoğun. Defilelerin ardı arkası kesilmesede moda kendini tekrarlamaktan kurtulamıyor. Parıl parıl parlasada kumaşlar kapitalizmin atan kalbi  moda için aynı şey söz konusu değil gibi görünüyor.

Alışveriş hayatımızın olmazsa olmazlarındandır. Yeni şeyler alıp giyinmek, dolabımızı yenilemek, trendleri yakalayabilmek hepimizin sevdasıdır. Her ne kadar moda takibini sevsek de dolabımızda modası geçmeyecek, her daim kurtarıcı parçalarda olsun isteriz. Sadece moda açısından değil cebimiz açısından da önemli. Her yıl bütçe ayırmaktansa aldığımız ürünü uzun yıllar keyifle giyinmeyi kim istemez.

Özellikle de tesettür modasında kap, pardesü gibi dış giyime daha çok para harcadığımız bu ürünleri uzun zaman giyinmeyi arzularız. Tabi aldığımız kıyafeti defalarca severek, keyifle giyinmek için, çabuk yıpranmaması ve modasının geçmeyip her sezon trendlerine ayak uydurması da  gereklidir. Peki modası geçmeden, kolayca eskimeden, hevesimiz kaçmadan giyebilmek için kıyafetimizin ne gibi özellikleri bulunması gerekir? Bu soruyu beş şıkta sizler için yanıtlayalım;

Son günlerde okuduğum bazı yazılarda moda bizi rahat bırakmıyor, özgürlüğümüzü ele geçirdi gibi cümlelere rastlıyorum. Peki gerçekten de moda bizi sınırlandırıp özgürlüğümüzü kısıtlıyor mu?  Acaba Moda bizi esir aldı mı? Gelin bu soruya beyin fırtınası yapıp cevap bulalım. Biraz detaylıca düşününce benim cevabım hem Evet hem Hayır. 

Moda takipçileri arasındaki en büyük dedikodudur.” Kombini olmamış, modadan anlamıyor ” diye. Peki siz Modadan anlar mısınız? Her ne kadar zevkler ve renkler tartışılmaz desek de en çok tartıştığımız konudur. İyi bir kombin yapabilmek için sadece modayı takip etmeniz yetmez. Hangi parça diğer hangi parçayla bir bütün oluşturur, giyene yakışıp yakışmayacağından, stil hamlelerinden yani modadan anlamanız gerekir.

İşte bu noktada zevklerden kaynaklanan farklı tercihler olabilir. Herkesin beğenisini kazanmak mümkün değil. Lakin çoğunluğun hayran hayran bakmasını sağlamak sizin zevkinize ve tabi ki modadan anladığınızı gösteren başarılı kombininize bağlı. 

Renk renk ipliklerle ilmek ilmek, ince ince,  işlenen, söylenemeyenleri dile getiren, yüreklerdeki sevdayı çeşit çeşit motifleriyle anlatan nakış; Tarihten bugüne süslemenin ve süslenmenin başında gelir. Kızların çeyizinden, ev dekoruna ve giyime kadar her şeye aşk katan nakış bu yılın trendlerinde öne çıkıyor. Trikodan deriye, kürkten kota kadar nakışla bezenen her kumaştan modeller karşımıza pek sık çıkmakta. Bu sezon kazak, pantolon, elbise, etek, gömlek, ceket, ayakkabı, kap, kaban, mont, şal ve aksesuarlar nakış desenleriyle buluşuyor.

Son yıllardaki defilelerde sizlerinde dikkatini çekmiştir. Absürt diyebileceğimiz yeniliklerin modaya girdiğini. Tabi modacıları bu serüvene iten haklı sebepleri var;

  • Moda olabilecek her şeyin yapılmış olması.
  • Yapılacak yeni bir şeyin neredeyse kalmaması.
  • Modanın sürekli kendini tekrarlaması (60′ lar, 70′ ler gibi)

Bu gibi etkenler modacıları taze kan arayışına taze kan arayışı da bazı zamanlar ilginç hatta komik tasarımları trend olmasına yol açıyor. Son zamanlarda bu trendlere bir zamanlar dalga geçilen giyim tarzları da eklendi. Milano modasında Miu Miu, Prada, Marni gibi ünlü markalarda görülmesiyle dikkat çeken önü açık topuklu ayakkabılarla giyilen çoraplar, uzun çizmelerden daha uzun çoraplar ve tozluklar da bu gidişatın bir sonucu. 

Yani artık çoraplar etek ve pantolon altına gizlenmekden kurtuldu. Çoraplarda tasarımın bir parçası olarak moda vitrinindeki yerini aldı. 

ikili

Genelde hepimizin şikayetidir. “Dolap dolu ama giyecek bir şey bulamıyorum.” Gardırop önünde saatler geçiriyorum yinede istediğim kombini oluşturamıyorum” diye dert yanarız. Peki buna son vermek ister misiniz? Sürekli yeni şeyler almak mecburiyetinden kurtulmak az parçalarla çoklu kombinler yapmak istemez misiniz? Cevabınız evet ise acilen gardırobunuzu botokslayın. Nasıl mı?

Gardırobunuzu botokslayarak hem tüm parçalarınızı kullanabilir hemde parçalarınızın fonksiyonelliğini artırabilirsiniz.  En önemlisi de gardırop önünde saatler harcamaktan kurtulursunuz. Dolabınızı bu özelliklere kavuşturmak için  neler yapmanız neler yapmamanız gerekiyor sıralayalım.

moda

Tesettür modası olur mu olmaz mı? Tesettür modayla bağdaştırıla bilinir mi?  Son zamanların meşhur tartışma konusu! Tesettür giyimin gelişip geniş çevrelere ulaşmasıyla başlayan bu tartışmaların sebebi nedir sizce? Bilende bilmeyende herkes kendince doğru bulduğu fikrini savunuyor. Kimide nefsine göre tercihini haklı çıkaran bahanelere sığınıyor. Sizlere kalkıp burada İslamda tesettür hakkında ahkam kesecek değilim. Sadece dikkat çekmek istediğim şudur.

prenses

19. yy’ın ilk yarısına denk gelen bu dönem adını İngiliz kraliçesi Victoria’ dan alır. II. Elizabeth’ den sonra en uzun hüküm süren isimdir kraliçe Victoria. Bu dönemde büyük Britanya İmparatorluğu altın çağını yaşar. Tabi imparatorluğun zirveye ulaşması kraliçenin başarısı değil sanayi devrimi ve sömürgeciliğin getirdiği ekonomik güçtür. İngiltere kazandığı bu ekonomik güç sayesinde “Üzerine güneş batmayan imparatorluk” ünvanını alır.

Victoria dönemi halkın hiç sayıldığı, statünün daha çok önem kazandığı, üst ve alt sınıf arasındaki uçurumun daha çok derinleştiği bir dönemdir. Bu dönem zenginin daha çok zenginleştiği, yoksulun daha yoksul olduğu, adaletin zerresinin olmadığı haksızlıklarla dolu bir siyaset izlenir. Emperyalizmin zirve yaptığı burjuvazinin egemenliğinin arttığı bencil bir dönemdir.

saray

Barok döneminin uzantısı olan Rokoko, 18.yy’ da Fransa’dan doğarak yayılan bir sanat akımıdır. Bu akıma, barok döneminden sonra yeniden klasik stile dönüş yapıldığı için Rokoko yani modası geçmiş anlamı verilir. Her ne kadar modası geçmiş manası verilse de özgür yaşam tarzını, sarayın ihtişam ve neşeli havasıyla birleştirerek mobilyadan, mimariye, kumaşlardan, kostümlere kadar yeni stiller getirir. Rokoko kimine göre acayipliğiyle kimine göre ince ve hafif özellikleriyle göze çarpar.

Siyasi sebepleri olsa da mezhep kavgalarının damga vurduğu otuz yıl savaşlarının etkisiyle Barok dönemi oluşur. Düzensiz inci anlamına gelen Barok dönemi kesin tarihi bilinmese de 14-18. yüzyıllar arasında gelişme gösterir. Barok dönemini şekillendiren Hristiyan inancına yapılan yeni yorumların getirdiği reformlardır. Yapılan reformlarla yeni mezhepler oluşur. Ortaya çıkan bu yeni mezhepler iki zıt görüşün iç içe geçmesine sebep olur.

Bir kesim dünyanın geçici bir yer olduğuna dikkat çeken “memento mori” yani ölümü hatırla sloganıyla görüşlerini ifade ederken bir kısımda “carpe diem” gününü gün et fikrini savunur.

collage

Orta çağı kapatıp yeni çağ Rönesansın kapısını aralayan akımdır gotik. Orta çağın karanlığını, karışıklığını, modaya egzotik, gizemli, esrarengiz olarak yansıtandır gotik. Gotik dönemi 12.yy’da Fransa’dan  başlayıp 14.yy Rönesans başlasa bile varlığını16.yy ortalarına kadar sürdürür. Gotik ile Rönesans arasındaki fark Gotik öbür dünyada kurtuluşu Rönesans ise bu dünyada kurtuluşu önemsiyordu. Gotik döneminde dünya nimetlerine değer verilmezken Rönesans da dünya nimetleri arzulanır oldu. 

collage

Rönesans yeni başlangıçlar, yeni keşifler, yeni farkındalıklar, yeni icatlar kısacası yeniden var olmaktı. Sosyal hayattan sanata kadar her alanda yenilenmenin doğuşuydu Rönesans. İtalya’nın coğrafi konumu dolayısıyla İslam medeniyetleriyle yaşayan ülkelere yakın olması, İslamın insana verdiği değerin sosyal hayatta huzura tekabül etmesi ilmin ve bilimin gelişip ilerlemesi İtalyanları etkiler. Skolastik düşüncenin yani kiliseli rahiplerin baskısından, özgürlüklerin kısıtlanmasından bunalan İtalyanlar reforma soyunur ve Rönesansı başlatırlar.

collage

Osmanlı denince ilk akla imparatorluk gücü gelse de adetleri, yaşantısı, giyiminde ve mimarisinde ki ihtişamıyla da tarihe geçti. Osmanlı dünyasında gezintiye çıkan herkes harem yaşantısını orada yaşayan kadınların neler yaptığını nasıl giyindiklerini merak eder. Büyük bir imparatorluk olan Osmanlının zenginliği kıyafetlerine de yansır. Üstüne birde kadınların süslenmeyi sevmesi eklenince saray kadınlarının giyimi şıklığın, asaletin, zarafetin, ihtişamın adresi olur. 

collage

Kadının toplumdaki yerini ve değerinin ne olduğunu irdeleyecek olursak bu konuların tartışmalarının modayla birlikte başladığını görürüz. Kadın şıklığından ve kadınlığından taviz vermeden kendi hayatının parasını kazanmayı başarınca modayla bütünleşti. Sanki kadını var eden modaydı. Evet incelediğimizde bunu görüyoruz. Batıda kadın çalışma hayatına atılınca özellikle Avrupalı kadınlar hem modanın öncüsü hemde toplumda ve ailede söz sahibi oldular.

Osmanlı-Türk kadını ise kültür ve inançlarından kopmadan yaşamayı yeğledi. Çünkü dünyaya hükmeden Osmanlıda ne kadının çalışmasına ihtiyaç vardı ne de bir nebze olsun sıkıntılarını bertaraf etmek için modaya sarılan bunalmış insanlar.

Evet batıda kadın hem çalışıp hem güzelliğini ve kadınlığını kaybetmeden haklarını arayıp değerini korumak zorundaydı. Başardı da. Kadınların bu başarısına modanın yardımı çoktur. Modayla kendilerine yeni kimlik oluşturan kadınlar artık toplumda ve ailedeki konumlarını üst seviyeye taşımıştı.  Batıda bu gelişmeler olurken Osmanlı kadınları inançlarından ve geleneklerinden dolayı bu gelişmelere yabancı kaldı. Tabi bu yabancılık çok uzun sürmedi herkesi etkileyen moda çok geçmeden Osmanlı’nın da kapısını çaldı.

1234

Renkler kendi renginin gizemini anlatmak için lisana ihtiyaç duyar mı? Hangi renk rengini anlatmak için kelimelere ihtiyaç duyar ki?  Kendini anlatmak için teleffuza ihtiyacı yoktur rengin. Söylemek istediğine, hissettirmek istediği duyguya görüntüsü kafidir. Her duygu kendine barınacağı bir renk seçmiştir. Hayatın yaşam anlamlarını içinde barındıran renklere boşuna hayatın renkleri denilmiyor. Her renk içinde yaşamsal anlamlar taşır. İşte o anlamlar ruha dokunur. Renkler dokunduğu duyguyla nasıl bütünleşmiş veya rengin temsil ettiği duygu neye dayandırılarak atfedilmiştir? Gelin Büyüsüyle büyülendiğimiz renklerin büyüsünü çözelim. Son yıllarda moda olan COLOR SKY da boyayla boyanan insanlar gibi bizde kelimeler arasında renklere boyanalım.

2016 ya yaklaşırken Sonbahar Kış Trendleride podyumlarda boy göstermeye başladı. Markaların koleksiyonlarını defileye çıkarmasıyla Moda severlerini bu kış hangi moda akımları karşılayacak öğreniyoruz. Bu yazı moda akımlarını ilk ben öğreneyim, ben alıp giyineyim diyen meraklı moda tutkunlarına gelsin.

Bu yılda yine eskilerden vazgeçilemiyor. Kısa elbise, geniş yakalar 60 lardan günümüze uyarlanırken, Fresh renkler, minimal floral desenlerle Vintage (20 yıl öncesinin modası) 2016 kış modasında yerini alıyor.

collage

mutlu-cocuklar-ve-balonlar   Bayramlar, sevinç, mutluluk, neşe, heyecan, iyiye, güzele dair ne varsa bayramlarda yaşanır. Hüzünlü bayramlarımızda bile içimizde bir sakinlik bir huzur olur. Bayramların tadını en çok da çocuklar çıkarır. Özellikle de bayramlık alma hevesi çocukların bayram coşkusunu dahada artırır. Hepimizin çocukluğunda bir bayramlık telaşı yaşanmıştır. 

FFX9I8Rfashion-shopping-girls-illustrationAlışverişlerimizde bilinçli tüketici olup ne istediğimizi ne almamız gerektiğini bilirsek pişman olmayacağımız doğru parçaları alabiliriz. Doğru kararı vermek istiyorsak, eve geldikten sonra aldığımız şeyden pişmanlık duymak istemiyorsak bazı hususlara dikkat etmemiz gerekir. Bu hususları iki başlık altında toplayabiliriz.

Almadan önce göz önünde bulundurmamız gerekenler.

  • Öncelikle gerçekten ihtiyacımız var mı? Gözümüzü doyurmak için aldığımız kıyafetler çoğu zaman dolabınızdan hiç çıkmadan ömrünü tamamlar. 
  • Moda mı? Modayı takip eden önemseyen biriyseniz dikkat. Sizde karşılaşmışsınızdır bazı mağaza ve markalar ellerinde kalan ürünleri çıkarmak için modaymış gibi sunarlar.Özellikle bayramlar, yılbaşı, sevgililer günü vs. özel günlerde bu durumla daha çok karşılaşırız. Bu aldatmacaya kanmamak için ve in olmak out olmamak istiyorsanız sezonun trendlerine göz atmadan alışverişe çıkmayın. 2015 Yaz Trentleri yazımızda bu sezonun modasını bulabilirsiniz.

beige-Vintage-mannequin-fabric-by-Robert-Kaufman-171706-2 (1)

Size özgün olacak stilinizi keşfetmeye var mısınız? Meşhur sözdür “Moda geçici stil kalıcıdır“. Stili olan giyinmiş, olmayan sadece örtünmüş olur. Bildiğiniz gibi Stil kişiliğin yansımadır. Giyiminizde kendinizi yansıtmak istiyorsanız buyurun. Kişiliğimizin göstergesi olan stil çizgimizi belirlerken göz önünde tutmamız gereken altın kuralları hep birlikte inceleyelim.

İlk şart kıyafetin yakışması. Bunun için vücut tipinizi ve ten renginizi tanımalısınız.

Dört kısma ayrılan kadın tiplerinden -elma, armut, kum saati, dikdörtgen- hangisine giriyorsunuz kilonuz ve boyunuzun ölçüsü ne? Fiziki özelliklerinizin tanımını yaptıktan sonra bu özelliklerden artı olanları öne çıkaracak eksi olanları arka planda bırakacak kıyafetleri seçmelisiniz. Geniş kısımları dar, darı geniş, uzunu kısa, kısayı uzun, kiloluyu zayıf, zayıfı normal ölçüde gösterecek modellere yönelmelisiniz. Kıyafetlerinizi seçerken bırakın kıyafetler size uysun siz kıyafetlere değil. Givenchy  dediği gibi “Elbise bir kadının vücudunun hatlarını takip etmeli, vücut elbisenin hatlarını değil.” 

Yaz her ne kadar göz kırpıp kaçsa da trendleri vitrindeki yerlerini çoktan aldı. Yazın coşkusu çiçeği böceği sarmışken bu coşkuyu birazda dolabımızda yaz modasına yer açarak kıyafetlerimize de hissettirelim. Alışverişlerimizde yaz modasını yakalamak için dünya trendlerine ve bu trendleri tesettürle nasıl birleştirebiliriz bir göz atalım. Tesettür markaları kendi stiline göre yaz modasını sunarken bizde dünya trendlerini koleksiyonlarına ne kadar yansıtmışlar inceleyelim. 

KUMAŞLAR: Denim, Süet, Şifon, Mesh olarak karşımıza çıkarlar. 

  • Denim, hem rahatlığı hemde renk ve modellerle çoğunlukla kolay uyum sağlamasıyla kombini pratik olmasından moda olsun olmasın genelde kullanılır.
  • Süet, yazın sıcak dolayısıyla kıyafetlerde çok tercih edilmese de yelek, ayakkabı, çantaya ayrı bir şıklık katıyor.                      
  • Şifon içi gösterdiğinden Mesh ise delikli olduğundan  tesettürde pek yer almasa da bazı elbise, yelek ve tunikler de detay olarak kullanıldığında kıyafete başka bir hava katıyor.

collage

Kıyafetlerimizin şıklığını tamamlayan olmazsa olmazı olan gardıroplarımızda ki en çok yeri ona ayırdığımız ayakkabılar

Kadınlar için ayakkabı vazgeçilmez bir aşktır, dense de bence aşkı ayağa düşürmeyelim. Tabi ki vazgeçilemez bir tutku olduğu yadsınamaz bir gerçek. Her ne kadar Bişri Hafi zamanında yaşasaydım da yalın ayak gezseydim desem de ayakkabılara bende kayıtsız kalamıyorum. Bu kadar çok rağbet gösterdiğimiz şıklığımızın bir parçası olan ayakkabıların birazda zaman tünelinde gezelim. 

the-mirror-cracked

Evet, moda denince hemen hemen hepimizin aklına ilk önce kadın modası gelir. Ev eşyasından, dekorundan, mimarisinden, arabasından, yiyeceğinden hatta gezilecek yerlere kadar her alanda görülen moda da ilk akla neden kadın modası gelir diye hiç düşündünüz mü?

Modanın oluşumuna baktığımızda yenilik, farklılık ve güzelliği barındırdığını görürüz. Bu unsurların kadın ruhunda da var olması moda ile kadınını bütünleştiriyor. Öyle ya güzellik kadınla var olmuştur. Kadını güzellikten ayrı düşünmek yaratılışa zıt düşer. 

Günümüzde her alanda varolan modanın başlangıcı giyim ile olmuştur. Giyimin temeli de insanın örtünme ihtiyacıyla ortaya çıkar. Bir rivayete göre Hz. Havva validemizin utandığını torunu Hz. İdris (a.s.)’ın söylemesi üzerine İdris (a.s.) ilk kumaşı örüp ilk kıyafeti diker tarihe de ilk terzi olarak geçer. İnsanların giyinikken kendilerini daha güvende hissetmeleri giyimi hızla yaygınlaştırır.

collage

Bir zamanlar  batılı kadınların vazgeçemedikleri zarafetin göstergesi olarak kullandıkları aksesuar şapkalardı. Diğer bir deyişle zarafetin  adıydı şapka…

Şapkanın  tarihine baktığımızda  giyimde olduğu gibi ilk başlarda korunmak için kulllanıldığı görülür. Daha sonraları özellikle Mısır’da başlayan statüyü belirlemek için kullanılmaya başlanır. Statü derecesine göre modelde değişirdi. Yunanistan’da yoksullar, Roma’da ise zenginler şapka takardı. Yoksulların şapka takması Roma’da yasaklanır. Her milletin kültürüne göre başlığı da çeşitlilik kazanır. Avrupa’da başlık şapka şeklini alınca daha da sevilir.