Günümüzde her alanda varolan modanın başlangıcı giyim ile olmuştur. Giyimin temeli de insanın örtünme ihtiyacıyla ortaya çıkar. Bir rivayete göre Hz. Havva validemizin utandığını torunu Hz. İdris (a.s.)’ın söylemesi üzerine İdris (a.s.) ilk kumaşı örüp ilk kıyafeti diker tarihe de ilk terzi olarak geçer. İnsanların giyinikken kendilerini daha güvende hissetmeleri giyimi hızla yaygınlaştırır.

Her millet yaşadığı coğrafyaya, iklim şartlarına, kendi ihtiyaçlarına ve zevklerine göre kıyafet kültürlerini oluşturarak giyime de katkıda bulunurlar. Trakyalıların soğuktan korunmak için kulaklarına kadar örten tilki kürkünden başlık giymeleriyle şapkaların oluşmasına yön vermesi, Hun Türklerinin hayatlarının bir parçası olan at üzerinde daha rahat hareket edebilmek için deri pantolon giymeleriyle pantolonun ortaya çıkması gibi…

Kıyafetlerin kirlenip, yıpranıp, eskimesi üzerine ikinci kıyafet ihtiyacı doğar. Bu da ikinci kıyafetin daha farklı daha güzel olması arzusunu beraberinde getirir. İşte tam da bu arzuyla insanlar farkında olmadan adı henüz konmasa da yavaş yavaş modayı yaşamaya başlar.

İlk başlarda bu arzu göçler serüvenin başlaması, ticaretin yaygınlaşmasıyla birbirlerini tanıyan milletler arasında  kültür etkileşiminin oluşmasıyla giderilir. Zamanla şahıslar kendilerine özgü kıyafetleri giyinmek istemeleri terziye olan rağbeti artırır. Charles Frederick Worth’un haute couture başlatmasına kadar bu ilgi devam eder.

1900′ lü yıllara gelindiğinde modanın Picasso’su diye adlandırılan Paul Poiret‘in farklı tasarımlarıyla artık modanın adı konulmuş ve hızla yayılmaya başlamıştır. Thomas Burbery‘nin kendi markasını (adını) gabardin üzerine yazmasıyla markalar oluşmaya ve modada yerini almaya başlar.

Modanın biranda tüm insanlığı etkisi altına almasında hiç kuşkusuz dünyada yaşanan gelişmelerin de  payı çoktur.

Dünya savaşları, ekonomik krizler ile bunalan ve bu buhrandan kurtulmak isteyenler kendilerini modanın dayanılmaz cazibesi içinde buluyordu. İlk başlarda zenginlerin ilgi odağı olsa da zamanla tüm insanları etkilemeyi başarır.

Moda büyülü bir dünyaydı. Etkilenmemek, takip etmemek, cazibesine kapılmamak pek mümkün görünmüyordu.

Savaşlar, barışlar, sanat akımları ve yaşanan olaylar da modayı etkiler. Moda da boy gösteren modeller bazen kişilerin zaruriyetinden doğsa da zamanla beğenilerek yayılır.

Misal; Kastilya Kraliçesi Portekizli Juana hamileliğini gizlemek için beline taze keresteden yapılmış bir çember takmış ve modada 400 yıl yer alacak çember eteği icat etmiş.

İspanyol Kraliçesi boynundaki guatarı saklamak için ruff yaka modelini kullanır ve moda olur. Bazı modeller ise Chanelin gaz ocağı patlaması sonucunda yanan saçlarını kısa kesmesi gibi tesadüfen oluşur.

collage

Her yeni fikir ve farklı modeller hemen kabul görmeyip hatta bazen tepkiyle karşılanırdı. Amerika, 1951 yılında yapılan Miss World güzellik yarışmasında bikiniyi yasaklayarak tepkisini gösterir. Buna rağmen her yenilik kendini kabul ettirecek bir mecra bulabilmişti. Tepkilerin hiçbiri kadınların daha güzel daha farklı olma dürtüsünü bastıramamıştı.

Başlarda kadınlar daha zarif ve güzel gösterecek modeller tercih edilse de  -Fransa’da beli ince göstermek için korse takmaları gibi- İkinci Dünya savaşından sonra çalışma hayatına atılan kadınlar daha rahat ve pratik kıyafetleri benimsedi.

 

tumblr_lhahzpiewu1qgwmv6

 

Modanın devrimcisi olarak nitelendirilen Cabrielle Chanel daha özgün, rahat, sade modelleri cesaretle giymesiyle modaya yeni bir şekil verir.

Kadına pantolon giydirmesiyle korsenin zulmünden kurtarıp giyinmenin keyfini öne çıkarmasıyla Chanel tarzı tüm dünyaya yayılır.

Moda hızla gelişerek yeniliğe meraklı, dikkat çekmek, farklı ve güzel görünmek isteyen insanları etkisi altına alır.

Artık milletler kendi oluşturdukları kültürden uzaklaşıp dünyaya yayılan moda akımlarının peşinden gitmeye başlar.

Bu da farklı olmak isterken aslında herkesin aynı şeyi sevdiği, giydiği, yediği-içtiği hatta evini döşediği bir yaşamı da beraberinde getirir.

Yorum Yap


CAPTCHA Image
Reload Image