ogrenilmis-caresizlik-depresyonŞartlar; hayat şartlarından bahsetmiyorum. Kendi kendimizi belli kalıplara sokmaya çalışmak, illaki, mutlaka olmalı, olmazsa olmaz diyerek bir takım kurallar çerçevesinde yaşamaya zorlayarak hayatı zehirlemekten bahsediyorum. Fark ettiniz mi? Tercihlerimizde, kararlarımızda, güncel yaşantımızda kaideler dairesinden çıkmadan nefes aldığımızın çıkarsak her şeyin alt üst olacağına inanıp korkarak ömrümüzü dar bir çerçeveye sıkıştırarak geçirdiğimizi? Mevlana’nın dediği gibi “Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Kalıpların biçtiği hayata boyun eğerek gerçek başarı ve mutluluğumuzu hapsetmiş olduğumuzu, şartları hayatımıza ayak bağı yaparak özgürlük alanımızı kısıtladığımızın farkında mısınız?  İlla şart koyacaksanız hayatı zorlaştırmayan, kolaylaştıran şartlar edinin.

51ba6-ws_fantasy_girl_-_night_sky_1280x1024

Sakince yürüyordu Diyarbakır sokaklarında. Bilboardlara  gözü ilişti. Tanıdıktı bu resim. Şaşırmıştı. Bir yarışma hevesi gelip geçer sanıyordu. Yanılmıştı. Başarmıştı sevdiğim dediği -güya- hayallerine ulaşmıştı. Tüm aşiret karşı çıksa da yenilmemişti. Uzun uzun baktı bilboardlara. Baktıkça da öfkesi daha da kabardı. Hayır, hayır olamazdı şarkıcı. Onun sözünden çıkamazdı. Ama yapmıştı. İşte konser reklamları her yerde. Buna izin veremezdi. Ondan daha fazla kazanamazdı. İlgi göremezdi. Kıskançlık mıydı adı? Hayır, eziklikti. Ezilmişti güzel gözlerin mutluluğu karşısında. Bu başarıyı kendine yediremedi. Önünü arkasını düşünmedi bile. Karar vermişti. Öldürecekti.