Ceylan misali kapkara güzel gözler kan çanağına döndü ağlamaktan. Kendi kendine kızıyordu nasıl böyle bir aptallık yapıp kabul etmişti bu sonucu niye görememişti? Şimdi bir çıkmazın içindeydi ne yapabilirdi nasıl kurtulabilirdi? Daha fazla nasıl katlanabilir teyzesinin kızının pişkin tavırlarına? Çaresizlik içinde kıvranıp duruyordu. Pişmandı eşinin ilk boşanalım dediğinde boşanmadığına. Yatağa uzandı. Gözünde canlandı evliliğinin ilk günleri.
Yine mutsuzdu. Daha 16 sında zorla evlendirilmişti amcasının oğluyla. O zamanda mutsuzdu ama bu kadar bedbah değildi. Seviliyordu çünkü değer veriliyordu yeni gelin, taze ve çok güzel. El üstünde tutuluyordu ta ki iki sene geçip hala çocuğunun olmamasına dek. Mahallede dedikodular başlamıştı gözden düşmüştü öyle ya kadın çocuğu olmuyorsa neye yarar. Oysa doktor olur demişti bir sorun yoktu ama kim dinler iki sene geçmiş hala olmamış bundan sonra mı olacakmış? Aile büyükleri karar vermişti yeni gelin lazımdı.
“Ya boşanırız yada üstüne kuma getireceğim” dedi kocası nede rahat söylemişti. Sessizlik oldu bir kaç dakika sonra devam etti “Teyzenin kızın isteyeceğim” dedi eşi. Afalladı şaşırmıştı nasıl böyle bir şeyi düşünürdü. Birden aklına teyze kızının böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceği geldi. Mümkün değildi. Evet evet emindi olamazdı bu, olmayacağını düşününce içten içe sevindi rahatlamıştı. Bir şey demedi eşine.
Peki neden üzüldü eşi boşanalım başkasıyla evleneceğim dediğinde. Neden sevinmişti olmayacağından emin olunca? Bu evliliği zaten istemiyordu. Şimdi ne değişmişti kıskanmış mıydı, yoksa artık seviyor muydu eşini, yoksa kabulleniş miydi? Hayır boşanmayacaktı nede olsa kabul etmezdi teyze kızı başkasına karar verilinceye kadarda belki çocuğu olurdu belki vazgeçerdi eşi. Lakin yanılmıştı. Teyzesinin kızı kabul etmişti hemde büyük bir memnuniyetle. Meğer gönlü varmış eşinde kızgınmış da ona sevdiğini elinden aldı diye. Bu durumdan haberi bile yoktu, zaten teyzesinin kızı da biliyordu zorla evlendirilmişti. Sanki fikrini soran mı olmuştu?
Şimdi ikisi de aynı evdeydiler iki teyze kızı. Canı yanıyordu olmaz dediği olmuştu. Kıskançlık sarmıştı tüm benliğini evet artık seviyordu eşini ne çare ki bu seferde eşi soğumuştu ondan çocuğu olmadı diye. Bir kadın sadece çocuğu olunca mı sevilmeyi hak ediyor. Elinde miydi? Allah vermeyince kadın ne yapabilirdi? İnş onun da çocuğu olmaz diye dualara başladı. Ne yazık ki çok geçmeden bir oğlu oldu teyze kızının. Artık o baş tacıydı. Kendisi ise kenara itilmişti sanki hiç yokmuş hiç olmamış gibi. Her hali her tavrı batıyordu teyzesinin kızının zaten oda özellikle canı yansın diye ekstra çaba sarfediyordu. “Çocuğu olan kadın berekettir” tarzında laflarıyla gönderme yapıyordu.
Hiç ihtimal vermemişti eşinin onu seveceğine. Öyle ya kendisi daha güzeldi üstüne titriyordu eşi onun çocuğu olsa da kendisini sevmeye devam ederdi. Yine yanılmıştı işte tam karşısında eşi, teyze kızı ve oğulları. Mutlu, çok mutlu bir çekirdek aile tablosu. Daha fazla kaldıramazdı kadınlık gururu bu yükü. “Boşanmak istiyorum” dedi dediğine bin pişman oldu. Aile büyükleri karşısına dikilmişti “gelinliğinle girdin ancak kefeninle çıkarsın.”
En başta eşi istemişti boşanmayı o zaman kimse bir şey dememişti şimdi ne değişmişti. Meğer teyze kızının kuma geleceğini onlarda zannetmemiş. Artık sorun yoktu boşanmaya gerek kalmamıştı. Kimseye eşi boşanmış dedirtiremezmiş. Boşanıp başkasıyla mı evleneceksin buna müsade edemezmiş. “Sende kaderine razı ol otur belki ileride seninde çocuğun olur.” “Madem öyle niye beklemedin çocuğumun olmasını da evlendin.” Bekleyemezmiş, çocuğu olmuyor bakışlarına daha fazla tahammül edemezmiş. Erkekliğine laf söylensin istemiyormuş. “Sen erkeklik derdindesin ya benim yiten hayatım, köşeye atılmış bir kedi gibi geçecek ömrümün bedelini kim ödeyecek.” “Kimin umurunda. Senin ben deme lüksün olamaz otur oturduğun yerde” diye bağırdı eşi.
Gözleri doldu daha ne kadar katlanabilirdi ki, ne kadar daha yaşayabilirdi ki böyle, “bari ömrüm kısa olsa!”