Orta çağı kapatıp yeni çağ Rönesansın kapısını aralayan akımdır gotik. Orta çağın karanlığını, karışıklığını, modaya egzotik, gizemli, esrarengiz olarak yansıtandır gotik. Gotik dönemi 12.yy’da Fransa’dan başlayıp 14.yy Rönesans başlasa bile varlığını16.yy ortalarına kadar sürdürür. Gotik ile Rönesans arasındaki fark Gotik öbür dünyada kurtuluşu Rönesans ise bu dünyada kurtuluşu önemsiyordu. Gotik döneminde dünya nimetlerine değer verilmezken Rönesans da dünya nimetleri arzulanır oldu.
Gotik döneminde kiliseler, inançlar öncelikliydi. Kilise inancına sıkı bağlı olan evli kadınların saçlarının görünmesi yasaktı. Kadınlar saçlarını sivri uçlu duvaklı şapkalar, bone, boynuz, şapka fes benzeri aksesuarlarla kapatıyorlardı. Saçlarını kapattıkları aksesuarların ön kısımdan saçları görünmesin diye kadınlar saçlarını ya yonar yada kazıtırlardı.
Gotik döneminin giyimine göz atarsak İtalyanca” camicia” denilen buluzlar, elbise altına içlik, etekleri kabarık göstermek için jüpon yani etek astarı giyildiği bellerine ise kalın sıkıca bağlanan kemerler taktıkları görülür.Uzak doğudan gelen ipek ve kadife gibi özel pahalı kumaşlar sadece liderler ve soylular giyiyordu. Halkın giymesi yasaktı zaten halk alacak durumda da değildi.
Gotik akımının en belirgin keskin çizgisi sivrilikti. Mimaride, giyimde tasarımın girdiği her alanda sivrilik çizgisi öne çıkıyordu. İnsanların savaşların getirdiği sıkıntılardan ve statünün önem kazanmaya başlamasıyla insan ayıran anlayıştan sivrilmek kendini göstermek arzusunun yansımasıydı sivrilik. Yaka ve sırt kısımları V şeklinde yapılarak sivrilik yansıtılır. Sivri burun ayakkabılarda bu dönem de moda olur. Gotik döneminin karamsarlığını renk olarak alınır. Kale ve şatoların taş duvarları arasına sıkışmış, boğucu, renksiz hayatların baş kaldıran ruhlarının asiliğini de alarak moda dünyasında yeni bir akım başlatılır.
Zamane modasına uyarlanan gotik ruhuna biraz daha yumuşaklık, romantiklik, seksilik ve feminen tarz eklenir. Gotik tarzının moda olması 70 ler de başlayıp 80 ler de popüler olur 90 lar da The Crow filminin de etkisiyle genç kızların ilgisini kazanır. Özellikle aykırı görünmek isteyenlerin tercihi olur gotik tarzı. İlk başlarda sadece zengin kesimin tercih edebileceği lüks tasarımlar üretilirken günümüze her kesime hitap etmeye başlar. Hatta artık sokak modasında bile gotik tarzına rastlanır.
Bağcıklı korseler, fırfırlı uçuşan tül etekler, dantel detaylar, dekolteler, transparan üstler, uzun deri ceketler, ipek bluzlar, file çoraplar gibi parçalar gotik tarzını oluşturur. Asla sade olmayan İhtişamlı elbiseler ve kurdeleler gotiğin en belirgin giyim parçasıydı. Bu tarzın kumaşları ise atlas tafta, yün, deri, dantel, kadife ve tüldü. Boyunda boş yer kalmayacak şekilde takılan kolyeler, zincirler, percingler, büyük yüzükler ve avize küpeler gibi ağır gösterişli takılar vazgeçilmez aksesuarı olur gotiğin. Siyah ağır göz makyajı siyah oje ve ruj, saçlar uzun, kızıl veya siyaha boyanarak gotik tarzı tamamlanır.
Modanın karanlık yüzü olarak adlandırılan gotiğin karışık, asi ve aykırı bu tarzı biraz vampirimsi birazda sanki yer altı dünyasından bar ve kulüplerden gelmiş gibi bir havası vardır. Modaya yansıyan bu hava aslında gotik döneminde şatolarda yaşayan asil ama şatonun ürpertici taş yığınının etkisinden sanırım zengin ama mutsuz, karamsar, soğuk insanların ruh halini temsil eder.
Gotiğin görünen yüzü siyahın asaleti olsa da aslında siyahın anlatmak istediği ruhun kasveti ve karamsarlığıdır. Yani gotik ruhu aykırı ve karışıktır. Bu gizemli ruh yaşamı, yaşananları neden niçin diye merak edip sorgular. Gördüğünü değil göremediğini, ölüm ve ötesini yani diğer dünyaları bilmek ister. Bu irdeleyen ruh gotik tarzını farklılaştırıp ilginçleştirir. Gotik olmak isterseniz eğer sadece gotik tarzına bürünmek, giyiminin özelliğini takip etmek yetmez. Gotiğin meydana geldiği ortaçağın ruh halini hissetmeden, bakış açısını yakalamadan, aynı pencereden bakmadan gotik olmayı arzuluyorsanız gotik olmayı unutun. Kısacası Gotik yüzeysel yaşayanların değil derinden yaşayanların tarzıdır.
