Şartlar; hayat şartlarından bahsetmiyorum. Kendi kendimizi belli kalıplara sokmaya çalışmak, illaki, mutlaka olmalı, olmazsa olmaz diyerek bir takım kurallar çerçevesinde yaşamaya zorlayarak hayatı zehirlemekten bahsediyorum. Fark ettiniz mi? Tercihlerimizde, kararlarımızda, güncel yaşantımızda kaideler dairesinden çıkmadan nefes aldığımızın çıkarsak her şeyin alt üst olacağına inanıp korkarak ömrümüzü dar bir çerçeveye sıkıştırarak geçirdiğimizi? Mevlana’nın dediği gibi “Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Kalıpların biçtiği hayata boyun eğerek gerçek başarı ve mutluluğumuzu hapsetmiş olduğumuzu, şartları hayatımıza ayak bağı yaparak özgürlük alanımızı kısıtladığımızın farkında mısınız? İlla şart koyacaksanız hayatı zorlaştırmayan, kolaylaştıran şartlar edinin.
Dillere pelesenk olan özgürlük hayatımız da ne kadar yer alıyor? Herkes özgürlük ister hakkıdırda. Özgürlük dilediğin anda dilediğini yapabilmek değil midir? Tabi herkesin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bittiğini unutmadan. Özgürlük isteyip öyle yaşadığımızı zannederken aslında hayatımızdan çıkarmadığımız kırmızı çizgilerimize kul olmak! Hiç sordunuz mu? Neden kendimizi kalıplara sokarak yaşamanın tadını ve özgürlüğümüzü sınırlandırıp hayatımıza eziyet ediyoruz diye?
♣En çok da başkalarıyla kıyaslayarak veriyoruz bu cezayı kendimize. Bazen öğrenciliğimizde bazen iş hayatımızda, hayati seçimlerimizde olur, “illa ben birinci olmalıyım.” “O başardı bende başarmalıyım.”Azim her insanda olmalı da Hırsa dönüşmemeli. Azim başarınca onur verir. Başarmasanızda ders çıkarttırır hayattan. Hırssa başarınca kibirlendirir kaybedincede sizi yiyip bitirir.
Başarı güzeldir en iyi olmaya çalışmak erdemliktir de illaki ben olmalıyım, illaki şunu başarmalıyım diyerek kendini yıpratmanın ne anlamı var. Hayatta her zaman en iyisi olmak en iyisini yapmak için çaba göstermek gerekir. Çabayı şartlara sıkıştırarak şu başarı olmalı diye kısıtlamak yersiz. DOUGLAS MALLOCH – En İyisi Ol, şiirinde dediği gibi kazanmak kaybetmek değildir hayattaki ölçü, ne olursan ol en iyisi olmaktır. Esnek olmalı insan hayatta! Başka yollar denemeli o olmadı başka güzellikler olur. Yeter ki dünyaya açılan tek kapınız olmasın başka kapıları da deneyin.
♣Kadınlar arasında yaygın olan şart silsileleri: “Falanca şunu giymiş yakışmış, şu moda olmuş almalıyım, filanca şu beden bende o kadar olmalıyım.” Moda diye, falancaya yakışmış diye alınan şey yakışmayınca sinire, strese, kendine küsmeye sebep olur. Hiç kimse diğerinin aynısı değildir olamazda. Ona yakışan size yakışmayabilir bu çirkin olduğunuz anlamına gelmez. Kadı ki güzel olmak, güzel görünmek şart değil. Başkasına bakarak değil kendinize güvenerek size hitap edecek olan yakışanı bulmaktır marifet.
Her kadın illaki 36 beden olmak zorunda değil. Herkesin zayıflığı sevmek gibi bir mecburiyeti yok. Aynalara çekinerek bakıp komplekse girmeyin. Sağlığınızı bozmayacak kiloyu sorun haline getirmeyin. Belki size 38, 40 beden daha çok yakışıyor. Magazin dünyasının empoze ettiği standart kadın profili her kadının temsili olmadığı gibi hiçbir kadınında örneği olmamalı. Dikkat edilmesi gereken organların sağlığını bozacak kiloya ulaşmamak.
♣Sağlığa dikkat etmek elzemdir. Ama abartmadan bunlar mutlaka yenilmeli, şunlardan kesin uzak durun, kalkınca şunu ye, yatmadan şöyle yap, şu kadar saat spor yap, şu kadar su iç, şu saatte şu, bu saatte bu, her saat her dakika planlı programlı bir günü bir ömrü böyle geçirmek of yazarken yoruldum. Plana programa belli bir düzene karşı değilim. Aksine plan program hayatımızda olmalı. Sadece neden illaki? Allahın yarattığı her nimet insana faydalıdır. Gereksiz yaratılan hiç bir şey yoktur. Yeter ki kararında yemesini bilelim.
Sağlıklı yaşam adı altında yaşamsal zevklerimizi kısıtlayıp sanki bir robot gibi her dakikası önceden belirlenmiş bir hayat sizi boğmaz mı? Arada kaçamak yapıp canın çektiği anda isteğini geri çevirmemek yaşamın keyfine varıncaya kadar nasiplenmek hayata güzellik katmaz mı? Uyandığında şunu şunu yapmalıyım telaşıyla değilde günün ne getireceğini bilmeden süprizleri davet ederek kafan rahat güne başlamak. “Oh be hayat ne güzel!” demek için ara sıra kendinize böyle günler armağan edin!
Avarelik anlamayın yazdıklarımdan. Sadece ortasını bulalım hayatın, yaşamın.
♣Birde başkalarının bizleri şartlandırdığı hayat mecburiyetleri var. Üç çeşit yemekten aşağını kabul etmeyen eşler. İki çeşit olsun veya bir günde yemek olmasın ne çıkar. Eşini kendi zevkin için şartlarına zincir gibi bağlamak kadına zulüm değil mi? Veyahut “Herkes düğünüme gıpta etmeli, tek taşıma parmak ısırmalı kızlar.” Diye diye ömürlerini yedik damatların!
Elbette bazı günler daha özeldir. Her kadın dahada güzel olsun ister de abartmaya kendinizi de karşı tarafı da zora sokmaya gerek yok. O günü özel ve güzel yapan sizsiniz. Tadını çıkarın her salisenin. Aksilikler nazarlığınız olsun! Esneyin, Rahatlayın biraz umursamayın. Her şey dört dörtlük olmak zorunda değil. Bırakın bazı şeyler yarım kalsın! Ucuda eğri olsun. Ne çıkar!
♣Düğün öncesi illakiler yüzünden bir sürü borç. Düğün sonrası ödemek için onca sıkıntı çek. Sonra bu sıkıntılar kavgaya dönüşsün. Ne hayallerle kurulan yuvada huzursuzluk mutsuzluk! Değdi mi? Elaleme hava atmak için bu kadar kasmaya değdi mi? Hayat zaten zorken birde bu kadar şartı şurtu paranga yapıp dahada zorlaştırmaya ne gerek var? Tabi birde borçlar bitse bile hanımların isteği bitmez “koltuklar mutlaka değişmeli, şu marka olmalı” oysa eşya değil bizi mutlu edecek olan. Herkes bunu teorikde bilir de Pratiğe gelince Aaa…
Akışına bıraksak hepsi bir anda olmasında yavaş yavaş olsun ne kaybederiz? Bak hayat akıyor ömür de gençlikde geçiyor. Bir daha gelmemek üzere gidiyor. Yaşadığın her an sadece bir kereye mahsus. Tekrarı yok hayatın! Bu güzellikleri durduramıyorsak kıymetini bilmemiz gerekirken neden zamanı kasıntı haline getiriyoruz? Huzurumuzu, mutluluğumuzu zincirliyoruz? Kırın zincirlerinizi! Kurtulun prangalarınızdan!
(Benin burada kast ettiğim cebine göre hareket. Birde cebinde akrep olanlar var. Varsa cimrilik yapmayacaksın! Bazı şeylerde özel ve tekdir! Ne gereği var demeyeceksin! “Kadınları anlamıyorum!” deme! Anlamak şart değil! Bunun için kafa yorma o nasıl mutlu olur bil yeter. Ona özel olduğunu hissettir kafi!)
♣Ailelerinin evlatlarına dayattığı hayatlar. Şu bölümü seçmelisin şu mesleğin sahibi olmalısın şu kişiyle evlenmelisin. Üstünede derler “biz sizin mutluluğunuzu istiyoruz.” Elbette öyledir de sizin hayalleriniz onun hayali olmayabilir. Sizin seçiminiz onun mutluluk alanına girmeyebilir. Bırakın herkes kendi mutlu olacağı yolu kendi çizsin. Size düşen çizeceği yolda tavsiyeler sunmak göremediğini görmesini sağlamak yol gösterip, seçeceği yol için destek olmak. Tercihinde son noktayı ona bırakın. Sizin tercihinize göre verdiği kararda bir ömür mutsuz olursa “senin mutluluğunu düşündüm” deyip kenara çekilebilecek misiniz?
Her insan faklı yaratılmıştır. Farklılıklar, farklı şeyleri sevip mutlu olma formulünü kendine göre şekillendirmesini sağlar. Her insan başkadır bambaşka, bunu unutmadan ömrümüzü kendimiz veya başkası tarafından illakilere sarıp sarmalayıp sınırlamayın? Zevklerinizi ve isteklerinizi, hayallerinizi özgürleştirin ki Ruhunuzu özgür kalsın! ve Gülümseyin! 😊