Renkler kendi renginin gizemini anlatmak için lisana ihtiyaç duyar mı? Hangi renk rengini anlatmak için kelimelere ihtiyaç duyar ki? Kendini anlatmak için teleffuza ihtiyacı yoktur rengin. Söylemek istediğine, hissettirmek istediği duyguya görüntüsü kafidir. Her duygu kendine barınacağı bir renk seçmiştir. Hayatın yaşam anlamlarını içinde barındıran renklere boşuna hayatın renkleri denilmiyor. Her renk içinde yaşamsal anlamlar taşır. İşte o anlamlar ruha dokunur. Renkler dokunduğu duyguyla nasıl bütünleşmiş veya rengin temsil ettiği duygu neye dayandırılarak atfedilmiştir? Gelin Büyüsüyle büyülendiğimiz renklerin büyüsünü çözelim. Son yıllarda moda olan COLOR SKY da boyayla boyanan insanlar gibi bizde kelimeler arasında renklere boyanalım.
Sizlere güzellik sırlarını ifşa etmeye devam ediyorum. Güzelliğin sırrı cilttedir. Yani güzellik ciltle başlar ciltle biter.
Cilt yaşayan bir organdır. Diğer organlarımız gibi çalışmasını fark etmesekte Cildimiz her saniye nefes alır, yenilenir, değişir. Cildin vücudumuzdaki görevi Toksinleri bertaraf etmek, Bedeni bakterilerden korumak ve ısısını dengelemek. Cildin bu asli görevleri dışında birde insanlara lütfedilen güzelliği vardır. Özellikle kadına hediye edilen bu Güzelliğin en değerlisi olan Cildin güzelliğini engelleyen üç unsur vardır.
Ayakları yerden kesilmiş karnında adeta kelebekler uçuyordu. İçinde tarifi imkansız bir sevinç. Ne güzeldi sevmek. İnsana yeni bir hayat bahşediyor hemde içi mutluluk dolu. Daha bir güzelleşiyor sanki insan yoksa Aşkın gücüyle ışıl ışıl parlayan gözler mi güzel görmeye başlıyor.
Aman ne fark eder ki. Sevip seviliyordu bundan daha güzel daha değerli ne olabilirdi ki. Zaten dünyayı güzelleştiren sevgi değil mi? Dünya aynı dünya değişen tek şey kalp çarpmalarının artmasıyla hayat bulan insan. Hızlı çarpan kalp daha fazla mutluluk daha fazla yaşam enerjisi pompalıyor insana.
Rabbim kullarına cilt diye bir güzellik bahşetmiş. Öyle bir güzellik ki nefes alır solur kendini yeniler her türlü dış etkilerden kişiyi korur. Kim ister verilen bu güzelliği kaybetmeyi. Verilen bu güzelliğe özen göstermeli ki oda bizi terk etmesin. Peki nasıl özen gösterebiliriz?
Cildin üst tabakasında ölü hücreler birikirken alttan yeni hücreler doğar. Bu ölü hücrelerin ciltten atılmasına peeling gibi cilt bakım teknikleriyle yardımcı olarak cildin yenilenmesini hızlandırmış oluruz. Yeni hücreler cildi yenilediği için cilt tekrar canlanır ışıldar. Cilt ortalama 28-30 gün içinde her daim kendini yeniler.
2016 ya yaklaşırken Sonbahar Kış Trendleride podyumlarda boy göstermeye başladı. Markaların koleksiyonlarını defileye çıkarmasıyla Moda severlerini bu kış hangi moda akımları karşılayacak öğreniyoruz. Bu yazı moda akımlarını ilk ben öğreneyim, ben alıp giyineyim diyen meraklı moda tutkunlarına gelsin.
Bu yılda yine eskilerden vazgeçilemiyor. Kısa elbise, geniş yakalar 60 lardan günümüze uyarlanırken, Fresh renkler, minimal floral desenlerle Vintage (20 yıl öncesinin modası) 2016 kış modasında yerini alıyor.
Bayramlar, sevinç, mutluluk, neşe, heyecan, iyiye, güzele dair ne varsa bayramlarda yaşanır. Hüzünlü bayramlarımızda bile içimizde bir sakinlik bir huzur olur. Bayramların tadını en çok da çocuklar çıkarır. Özellikle de bayramlık alma hevesi çocukların bayram coşkusunu dahada artırır. Hepimizin çocukluğunda bir bayramlık telaşı yaşanmıştır.
Meyveler, sağlığımızın olmazsa olmazı şifa deposu Rabbimin yarattıklarına özel lütfu olan çeşit çeşit meyveler. Sağlığımız için meyvenin yeri ayrı olduğu kadar doğal güzellik için yapılan bakımlarında vazgeçilmez malzemesidir. Meyvelerin içindeki zengin vitamin ve mineralden yiyerek faydalandığımız gibi maskelerimizin ana maddesi olarak kullanarakta cilt güzelliğimizi korumak ve daha da güzelleştirmek içinde faydalanabiliriz.
Alışverişlerimizde bilinçli tüketici olup ne istediğimizi ne almamız gerektiğini bilirsek pişman olmayacağımız doğru parçaları alabiliriz. Doğru kararı vermek istiyorsak, eve geldikten sonra aldığımız şeyden pişmanlık duymak istemiyorsak bazı hususlara dikkat etmemiz gerekir. Bu hususları iki başlık altında toplayabiliriz.
Almadan önce göz önünde bulundurmamız gerekenler.
- Öncelikle gerçekten ihtiyacımız var mı? Gözümüzü doyurmak için aldığımız kıyafetler çoğu zaman dolabınızdan hiç çıkmadan ömrünü tamamlar.
- Moda mı? Modayı takip eden önemseyen biriyseniz dikkat. Sizde karşılaşmışsınızdır bazı mağaza ve markalar ellerinde kalan ürünleri çıkarmak için modaymış gibi sunarlar.Özellikle bayramlar, yılbaşı, sevgililer günü vs. özel günlerde bu durumla daha çok karşılaşırız. Bu aldatmacaya kanmamak için ve in olmak out olmamak istiyorsanız sezonun trendlerine göz atmadan alışverişe çıkmayın. 2015 Yaz Trentleri yazımızda bu sezonun modasını bulabilirsiniz.
Size özgün olacak stilinizi keşfetmeye var mısınız? Meşhur sözdür “Moda geçici stil kalıcıdır“. Stili olan giyinmiş, olmayan sadece örtünmüş olur. Bildiğiniz gibi Stil kişiliğin yansımadır. Giyiminizde kendinizi yansıtmak istiyorsanız buyurun. Kişiliğimizin göstergesi olan stil çizgimizi belirlerken göz önünde tutmamız gereken altın kuralları hep birlikte inceleyelim.
İlk şart kıyafetin yakışması. Bunun için vücut tipinizi ve ten renginizi tanımalısınız.
Dört kısma ayrılan kadın tiplerinden -elma, armut, kum saati, dikdörtgen- hangisine giriyorsunuz kilonuz ve boyunuzun ölçüsü ne? Fiziki özelliklerinizin tanımını yaptıktan sonra bu özelliklerden artı olanları öne çıkaracak eksi olanları arka planda bırakacak kıyafetleri seçmelisiniz. Geniş kısımları dar, darı geniş, uzunu kısa, kısayı uzun, kiloluyu zayıf, zayıfı normal ölçüde gösterecek modellere yönelmelisiniz. Kıyafetlerinizi seçerken bırakın kıyafetler size uysun siz kıyafetlere değil. Givenchy dediği gibi “Elbise bir kadının vücudunun hatlarını takip etmeli, vücut elbisenin hatlarını değil.”
Her kadın ister yaşı ilerlese de yıllara boyun eğmeyip genç görünmeyi.40 iken 30, 30 iken 20 göstermeyi kim istemez. 40 iken 30 göstermek güzelde 40 iken 20 mi göstermek yılların verdiği olgunlukla çelişiyor bence.
Kırışıklıklarımızla çok da kavgalı olmayalım onlar bizim yaşantılarımızın,anılarımızın izleri. Ben erkeğe de kadına da yakıştıranlardanım. Tabi bu izler biraz geç gelse hiç fena olmaz. Geçen zamanı durduramasak da yılların etkilerini azaltıp geciktirmek için bir şeyler yapabiliriz. Bu konuda bizim en büyük yardımcımız maskelerdir. Sizlere botoks etkisi yapacak harika bir bitkisel maske sunuyorum.
Şartlar; hayat şartlarından bahsetmiyorum. Kendi kendimizi belli kalıplara sokmaya çalışmak, illaki, mutlaka olmalı, olmazsa olmaz diyerek bir takım kurallar çerçevesinde yaşamaya zorlayarak hayatı zehirlemekten bahsediyorum. Fark ettiniz mi? Tercihlerimizde, kararlarımızda, güncel yaşantımızda kaideler dairesinden çıkmadan nefes aldığımızın çıkarsak her şeyin alt üst olacağına inanıp korkarak ömrümüzü dar bir çerçeveye sıkıştırarak geçirdiğimizi? Mevlana’nın dediği gibi “Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Kalıpların biçtiği hayata boyun eğerek gerçek başarı ve mutluluğumuzu hapsetmiş olduğumuzu, şartları hayatımıza ayak bağı yaparak özgürlük alanımızı kısıtladığımızın farkında mısınız? İlla şart koyacaksanız hayatı zorlaştırmayan, kolaylaştıran şartlar edinin.
Ceylan misali kapkara güzel gözler kan çanağına döndü ağlamaktan. Kendi kendine kızıyordu nasıl böyle bir aptallık yapıp kabul etmişti bu sonucu niye görememişti? Şimdi bir çıkmazın içindeydi ne yapabilirdi nasıl kurtulabilirdi? Daha fazla nasıl katlanabilir teyzesinin kızının pişkin tavırlarına? Çaresizlik içinde kıvranıp duruyordu. Pişmandı eşinin ilk boşanalım dediğinde boşanmadığına. Yatağa uzandı. Gözünde canlandı evliliğinin ilk günleri.
Yine mutsuzdu. Daha 16 sında zorla evlendirilmişti amcasının oğluyla. O zamanda mutsuzdu ama bu kadar bedbah değildi. Seviliyordu çünkü değer veriliyordu yeni gelin, taze ve çok güzel. El üstünde tutuluyordu ta ki iki sene geçip hala çocuğunun olmamasına dek. Mahallede dedikodular başlamıştı gözden düşmüştü öyle ya kadın çocuğu olmuyorsa neye yarar. Oysa doktor olur demişti bir sorun yoktu ama kim dinler iki sene geçmiş hala olmamış bundan sonra mı olacakmış? Aile büyükleri karar vermişti yeni gelin lazımdı.